Issue Information Issue Informationpp. i - vi | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620 Abstract Keywords: |
Original Articles Ermeni Mültecileri Meselesi ve İkinci Dünya Savaşı Öncesi Sovyet Ermenistanı’na Yapılan GöçlerGüzin Çaykıran pp. 147 - 162 | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620.1 Abstract 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması imzalanarak dünya nezdinde Milli Mücadele’nin başarısı ve yeni Türk devletinin varlığı kabul edilmişti. Lozan Konferansı’nda beklediklerini bulamayan Ermeniler ise Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam)’ne başvurmuşlardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan göç problemini çözmek için Milletler Cemiyeti tarafından 1921’de bir konferans yapılmış ve Rus Mültecileri Komiserliği kurulmuştu. 1922’de ise Rus mültecilere kimlik belgesi verilmesi kabul edilmişti. Bu kimlik belgesine “Nansen Pasaportu” (Նանսենյան անձնագիր) denilmekteydi. 1924 yılında Ermeni mültecilerin de bu pasaporttan yararlanmasına karar verilmiş ve Ermeni kaynaklarına göre, 7.000 Ermeni, bu pasaporttan yararlanmıştı. Ayrıca Nansen, 50.000 Ermeni mültecinin Ermenistan’da Serdarabad şehrine yerleştirilmesi için çaba sarf etmiş ancak üye devletlerden yeteri kadar destek bulamamıştı. Ermeni mültecileri meselesinin sözde Ermeni soykırım iddialarının bir uzantısı olduğu anlaşılmaktadır. Çalışmada Milletler Cemiyeti’nde gündeme gelen Ermeni mültecilerin durumu ve Sovyet Ermenistan’a yapılan göçler ele alınmıştır. Keywords: Lozan Konferansı, Milletler Cemiyeti, Ermeni Mültecileri, Nansen Pasaportu, Sovyet Ermenistanı, Göç |
Uluslararası Göç Tartışmaları Düzleminde Türkiye’nin Suriyeli Göçü Deneyimi
Canan Çetin pp. 163 - 181 | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620.2 Abstract Göç kavramı yüzyıllardır yalnızca insanoğlunun değil birçok farklı türden canlının da deneyimlediği bir olgu olarak değerlendirilmektedir. Ancak özellikle soğuk savaş sonrası yeni dünya düzeni ile insanların yoğun olarak oluşturduğu göç akınları uluslararası sistemin ve özellikle de dünya siyasetinin gündemini ciddi bir biçimde etkilemiştir. Her ne kadar insanoğlu yüzyıllardır göç ediyor olsa da devletlerin politika yapımında birincil öncelikli konular arasında uzun yıllar yer bulamamıştır. Bu çalışma, uluslararası ilişkiler yazınına bu denli geç giren, gündeme alındığında ise küresel bir krize evirilen uluslararası göçün güncel sorunları ve bu eksende Türkiye’ye bu sorunların nasıl yansıdığı araştırma sorusu üzerine kurulmuştur. Çalışma bir araştırma makalesinden ziyade tanımlayıcı bir makale özelliği taşımaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde göç tarihi hakkında kısa bir girişin ardından, uluslararası göç sorunları üç temel parametrede incelenmiş, son bölümde ise Türkiye özelinde konunun nasıl yansıdığı ve farklı sorunlar olup olmadığı üzerinde durularak çalışma sonuçlandırılmıştır. Tüm hatlarıyla çağdaş göç sorunları ele almak istense de derinlemesine bir analiz için güncel konular çerçevesinde değerlendirme yapılırken, çalışmada diğer göç sorunlarına da değinilerek, temelde özellikle Türkiye açısından Suriyeli mültecilerin üzerinde durulan tartışmalara odaklanılmıştır. Keywords: Göç Sorunları, Türkiye, Mülteci Krizi, Göç, Suriyeli Mülteciler |
Afghan Migration to Pakistan Causes and Impacts: A Study of Zia ul Haq Era (1985-1988)
Aqsa Zafar pp. 182 - 193 | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620.3 Abstract This abstract gives a general overview of the Afghan migration phenomena that took place between 1985 and 1988 against the turbulent sociopolitical background of Afghanistan. Several reasons, notably the Soviet-Afghan War, internal unrest, economic instability, and regional geopolitics, contributed to the exodus at this time. This essay examines the factors that led to Afghan migration during this crucial period and its patterns and effects. A variety of primary and secondary sources, such as historical documents, scholarly studies, and eyewitness narratives, are consulted in this study. It focuses on nearby states like Pakistan and Iran, which acted as the main host countries, and investigates the causes of Afghan refugees and the many travel routes they took. The article explores the difficulties Afghan migrants encounter, such as their issues in relocating and assimilating into their host nations. Additionally, the abstract aims to deal with how governments, international organizations, and humanitarian groups struggled to aid and safeguard the Afghan population that had been displaced due to the migratory issue in Afghanistan. It examines how humanitarian programs, refugee camps, and diplomatic activities may all help meet the urgent needs of Afghan refugees. Debates of the national assembly are a major source of this article. Keywords: Afghan, Migrants, Refugees, Zia ul Haq |
İslamiyet’in Multan’a Yerleşimi ve Etkileri
Mustafa Tanrıverdi pp. 194 - 207 | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620.4 Abstract Hindistan’ın en kadim yerleşim yerlerinden olan Multan, tarihsel süreçte bir şehrin ve aynı zamanda bir bölgenin genel adı olarak bilinmektedir. Antik şehir, Cenap ve Ravi nehirleri arasında bulunmakla birlikte 1947 yılından itibaren Pakistan İslam Cumhuriyeti sınırları içindeki Pencap eyaletine bağlıdır. Şehir erken devirlerden itibaren dinî ve ticari bir merkez olup varlığını günümüze kadar devam ettirmiştir. Multan Muhammed b. Kasım komutasındaki İslam ordusu tarafından 713 yılında Hinduların elinden alındı. X. yüzyıl sonlarında ise burada Karmâtiler üstünlüğü ele geçirdi. Bu durum Gazneli Mahmud’un 1006 yılında yaptığı sefere kadar devam etmiştir. Sonraki süreçte Gazneliler, Gurlular, Delhi Türk Sultanlığı ve Babür İmparatorluğu’nun hâkimiyet kurduğu bölgede, Araplar İslam dinini Türklerin himayesinde bütün Hindistan’da yayma fırsatı bulmuşlardır. Bu çalışmada Multan’ın tarihsel geçmişi anlatılarak, 713 yılında Arap hâkimiyeti kurulmasından sonra bölgenin siyasî, sosyal ve dinî durumunda yaşanan değişimlerden bahsedilecektir. Bununla birlikte, özellikle Delhi Türk Sultanlığı döneminde Multan’da Türklerin himayesinde gelişen dinî eğitim faaliyetleri ile İslamiyet’in Hindistan’da yayılma hadisesi izah edilecek. Böylece, Multan’ın bu konuda oynadığı tarihi rol ortaya konacaktır. Keywords: Hindistan, Multan, İslamiyet, Araplar, Türkler |
Bir Göç Hikâyesi Eseri: Amasya Akyazı Köyü Camii
Neslihan Korkmaz pp. 208 - 228 | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620.5 Abstract Akyazı Köyü Amasya merkez ilçeye bağlıdır. Köyün kuruluşu 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı -Rus Savaşı’ndan kaynaklı bir göç hikâyesine dayanmaktadır. Osmanlı’nın savaşta yenilmesi sonrası kaybedilen topraklardan Türkler göçe zorlanmıştır. Batum da kaybedilen topraklardan biridir. 1877 yılında Batum’un Hulo ilçesine bağlı Bağlet ve Bozavri köylerinden başlayan göç Akyazı’da son bulmuştur. Buldukları arazide bir köy kurmaya başlayan bu insanlar ilk olarak konut ve cami inşasına başlamışlardır. Önce toprak damlı, iskeletinde ağaçların kullanıldığı kerpiçten bir cami inşa edilmiştir. Birkaç yıl bu cami kullanıldıktan sonra yıkılmış ve 1890 yılında ikinci cami inşa edilmiştir. Bu yapı da ahşap minareli, ahşap tavanlı, kâgir bir yapıdır. Bu ikinci cami 2000 yılına kadar kullanılmıştır. Temelde meydana gelen kaymalar sonucu caminin orijinal tavanı ve şadırvanı korunmak sureti ile yıkılmış ve yenisi inşa edilmiştir. Orijinal ahşap tavan ve şadırvan bu yeni camide kullanılmıştır. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı bir alan üzerine inşa edilen cami kırma bir çatı ile örtülmüştür. Yapı çift katlı son cemaat yeri, harimi dört yönden dolaşan kadınlar mahfili ile farklılık arz eder. Bu uygulamalar özellikle Gürcistan’daki camilerle büyük benzerlik göstermektedir. Türk-İslam mimarisinde erken dönemlerden itibaren kullanılan ahşap tavan uygulamasının bir örneği olması ve muhacirlerin kendi kültürel belleklerinin aktarımının somut bir örneği olması açısından Akyazı Köyü Camii önem taşımaktadır. Keywords: Akyazı, Hulo, Göç, Cami, Ahşap Tavan |
Research on Medieval Settlements in Poland: A Brief Overview of Methods, Theories and Research Challenges
Łukasz Ćwikła pp. 229 - 240 | DOI: 10.29329/jomiss.2023.620.6 Abstract This article provides a concise overview of research methods and theories within the field of settlement studies, as documented in Polish historiography. The discussion is rooted in historical developments, dating back to the 19th century, when researchers first contemplated the history of settlements and the establishment of their chronology. The following century saw the emergence of new, intriguing methods and terminology related to settlement studies. Presently, Polish medieval studies have witnessed a robust development of settlement studies, which are marked by unwavering interest. This text also highlights specific issues encountered in conducting settlement research. Keywords: Settlement, Middle Ages, Historical Geography, Poland, Medieval Settlement Research Methods |